Bu makalenin başlığı size rahat bir nefes aldırdıysa, “sonunda biri beni anladı” diye düşünüyorsanız, bu makale tam olarak sizin için. Cilt hastalıklarıyla yaşamanın gerçekleri konusunda doktoruyla konuşmaya çabalayan, ürtiker ya da sedefle yaşayan birçok kişiden biri olabilirsiniz.
Başlamadan önce, açıklama: Hiçbir şekilde burada hekimleri eleştirmiyoruz. Durum gerçekten tam tersi. Cilt hastalığıyla uğraşmak hem onunla yaşayan kişiler hem de doktorları açısından zorlayıcı bir durumdur. Ve neyse ki cilt hastalığıyla yaşayan birçok kişinin doktorlarıyla ilişkileri çok iyi!
Ancak ilişkiniz ne kadar iyi olursa olsun, bu hastalıkla yaşamayan bir doktora hastalığı anlatmak doğrusu oldukça zorlayıcıdır. Nedeni araştıralım.......
Zorlu süreç
Bazı mücadeleler hastalığın kendi içindeki zorluklardan kaynaklanabilir. Açıkçası ürtiker tanısı zor konulabilir. Bu yüzden doktorunuzla yolculuğunuz aslında gerekli olan fakat sinir bozucu tanı işlemleriyle başlamış olabilir. Ancak testten teste gittiğiniz, allerjen ve diğer olası koşulların listeden elendiği bir sürecin sonunda ürtiker tanınızı alırsınız. Böyle efsanevi bir süreçten geçen biri, bu ilişkiye başlamanın stresli olacağını bilebilir.
Bununla birlikte tanı konulduğunda, doktorunuzla ilişki o kadar basit değildir. Kaçınız sedefin ya da ürtikerin bir döküntü ya da kabartıdan daha fazlası olduğunu açıklamaya çabaladınız? Bir cilt hastalığıyla yaşamadıkça, bu hastalığın fiziksel tablosunun hastaların karşı karşıya kaldığı birçok zorluktan sadece biri olduğunu anlamak doktorunuz için bile zordur.
Çekinmeyin, fazlasını isteyin
Doktorunuza cilt hastalığıyla yaşamanın gerçekte neye benzediğini kolayca anlatamadığınızda, ne olur? “Sizi anlamadıklarını” ya da hatta daha kötüsü sizi ciddiye almadıklarını düşünebilirsiniz.
Çoğunlukla, tüm bunlar eksik iletişimden kaynaklanmaktadır. Doktorlar aklımızı okuyamaz ve aldığınızdan daha fazlasına ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız, sizin de daha fazlasını yapmanız gerekir.. Doktorunuz “bekleyelim ve görelim” ya da “yapabileceğiniz fazla bir şey yok” diyorsa ve bu sizi rahatlatmak için yeterli değilse, daha fazla soru sormak hakkınızdır.
İlgili ve katılımcı olun. Kendi araştırmanızı yapın. Doktorunuza randevu dışında ortaya çıkan tüm belirtileri atlamadan aktarın.. Hastalığınız nedeniyle yaşadığınız tüm mental ve duygusal reaksiyonları anlatın. Bunları doktorunuza sunun ve bu konuda yardım isteyin. Sonuç olarak, hiçkimse size sizden daha iyi destek olmayacak.
Yaşam kalitesi önemli bir ölçü
Şimdi bu gerçekten oldukça önemlidir. Cilt hastalığı olan bazı kişiler kendisini, yaşamındaki önemli aksamaların “normal” olduğuna ikna etmektedir. Bu durum, fiziksel belirtilerinde düzelme görüldüğü, cilt hastalığını yönetmek için her şeyi yaptıkları sürece devam eder. Bu yüzden fiziksel olmayan belirtilerini doktorlarına anlatmazlar.
Bu gerçekten doğru değildir. Sadece fiziksel iyileşmeye odaklanıyorsanız, eşit düzeyde önemli diğer belirtileri ihmal ediyorsunuz. Burada yaşam kalitesi (YK) devreye giriyor. Yaşam kalitesi, yaşamınızın kalitesinin ölçümüdür. Mutlu musunuz? Çalışmaya devam edebiliyor musunuz? Aktif bir sosyal yaşamınız var mı? Bunlardan herhangi birine yanıtınız hayırsa ve sorun cilt hastalığınızsa, hastalığınız size fiziksel açıdan düşündüğünüzden daha fazla zarar veriyor olabilir. Ve doktorunuz bu durumu bilmezse size yardımcı olamaz.
Uzun lafın kısası şudur: Doktoronuz dahil hiçkimse durumunuzla ilgili her şeyi bilmez. Bazen en büyük destekçileriniz bile, karşı karşıya kaldığınız her belirtiyi ya da zorluğu anlamayacaktır. Halinizden memnun olmayıp ilerlemek sizin elinizde. Hastalığınızla ilgili soru sorma ve yanıt bekleme konusunda kendinizi güçlü hissetmelisiniz. Amacınız için mücadele edin ve siz bunu yaparken hekiminiz yanınızda olacaktır.